Hemşirelerin İş Yükü Çok!

  15.05.2013   2662 okunma   
Hemşireler, Ebeler ve Hemşireler Hastası nedeniyle yaşadıkları sorunları dile getirdi.
Yükseköğretim Kurulu, Sağlık Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın 2010 yılında hazırladığı "Türkiye'de Sağlık Eğitimi ve Sağlıklı İnsan Gücü Durum Raporu"ndaki hemşirelerle ilgili verilere göre, Türkiye'de toplam 102 bin 564 hemşirenin aktif olarak çalıştığı belirtilirken, hemşirelerin 70 bin 288'inin Sağlık Bakanlığı'nda, 15 bin 335'inin üniversitelerde, 16 bin 941'inin de özel sağlık kuruluşlarında görev yaptığı belirtiliyor. Avrupa Birliği ülkelerinde 100 bin kişiye 745 hemşire düşerken, Türkiye'de ise bu rakamı 141. Türkiye'de 50 bin civarında hemşire açığı olduğunu söyleniyor ancak, atamalar yapılmıyor. Adana'daki hemşireler, Ebeler ve Hemşireler Haftası nedeniyle yaşadıkları sorunları anlattı.

'Kadın mesleği olarak görüldüğü için…'

16 yıllık hemşire olduğunu ve son 12 yıldır Adana TOKİ Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yaptığını söyleyen hemşire Gülvin Kutbay, "Hemşirelik zor ve meşakatli bir meslek. Yani çok fazla beden gücü ve zihinsel güç harcanarak, yapılan bir iş. Bunun yanında birçok hiyerarşik ve bürokratik sıkıntıya maruz kalan bir meslek grubu. Üçüncü basamak sağlık hizmetleri, sağlık hizmetinin en son raktede verildiği sağlık hizmeti. Hemşireliğin kadın mesleği olarak görülmesi nedeni ile kadına yönelik her türlü baskı ve şiddet unsurunu da kendi içerisinde barındıran bir hizmet grubu olarak tanımlanabilir" diye konuştu.

'Ciddi anlamda hemşire eksikliği var'

Kutbay, ciddi anlamda hemşire eksikliğinin olduğunu ve eleman eksikliğinden kaynaklı iş yüklerinin fazla olduğunu dile getirdi. Eleman eksikliğinin farklı yöntemlerle giderilmeye çalışıldığını söyleyen Kutbay, birinci basamağa gitmek isteyen arkadaşlarının önlerinin kesildiğini dile getirdi. Çok uzun çalışma saatlerinin olduğunu belirten Kutbay, "Özellikle gün içerisinde 8 saatle sınırlanmış görünen ve 9 saati bulan mesai saatlerini ve bu 8 saat fazla iken bu 9 saatin ciddi anlamda yorgunluklara neden olduğunu biliyoruz. Esnek bir çalışma modelimiz var. Bu esnek çalışmadan kastımız sarkan mesai saatlerinde varolan eleman eksikliğinde takviyeye çıkmak için herhangi bir gün çağrılabiliyorsunuz. Bu hafta sonu içinde geçerli" diye konuştu.

'İş barışını' bozan çalışma ortamı

Çalışma alanlarından çok fazla memur çeşidinin bulunduğunu belirten Kutbay, 4/B, 4/C ve taşeron firmanın sağladığı hemşirelik hizmetinin ciddi anlamda iş barışını bozan bir şey olduğuna işaret etti. Çalıştığı yerde birkaç ücret biçimi ortaya çıktığını belirten Kutbay, şunları ifade etti: "Hastanın ciddi olarak yoğun olduğu yerlerde iş yükünün artışı insanlarda psikolojik ve bedensel sıkıntılar yaratıyor. Meslek hastalığının da en sık rastlandığı bir meslek grubu hemşirelik. Fakat bunla ilgili herhangi bir iyileşme, onarım veya koruma önlemleri de yok. Herhangi bir sağlık sorunu ile karşı karşıya kaldığınızda bunu raporla kanıtlamak zorundasınız. Aldığınız raporlar ücretlerinizden kesiliyor ve ayrıca maddi olarak da sıkıntıya düşmüş oluyorsunuz. Mecburi yapılması gereken taramanın bedellerini de biz kendimiz ödemek zorunda kalıyoruz."

'İmzaladığımız sözleşmeyle kanunlarla belirlenmiş haklar elimizden alınmıştır'

17 yıllık hemşire olduğunu ve birinci basamak sağlık kuruluşunda hemşire olarak görev yaptığını söyleyen Gülşen Topal ise, "sağlıkta dönüşüm" politikaları kapsamında sağlık ocaklarının aile sağlık merkezlerine dönüştürüldüğünü ve sağlık ocaklarındaki toplumun koruyucu hizmetinin tek düze indirgendiğine işaret etti. Bir ülkenin olmazsa olmazı olan koruyucu sağlık hizmetlerinin en fazla bir doktor ve bir aile sağlığı elemanının omuzlarına yıkıldığına işaret eden Topal, kendisinin bulunduğu bölgede 3 bin 700 hastanın gebe, bebek takibi, aşılama ve aile planlama hizmetini verdiğini dile getirdi. Topal, "Koruyucu sağlık hizmetleri bir ülkenin diğer sağlık giderinin en aza indirgeyecek yegane yerlerdir. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek, anne bebek ölümlerinin engellemek ülke nüfusumun artışı bile sağlık ocaklarında verilen hizmetle ilgilidir. Ama biz şuanki durumla, aile sağlık merkezlerinde devletin kadrolu memurları olarak bile çalışmıyoruz. Sözleşmeli aile elemanı olarak çalışmaktayım. Hemşireliği yani mesleği vasıfsızlaştırılmış. Orada çalışan hemşireler, aile sağlığı merkezlerinin temizliği, muhasebesini, kağıt, kırtasiye işleri üstlerine yıkılmıştır. İmzaladığımız bu sözleşmeyle mesleğin bütün kanunlarla belirlenmiş hakları elimizden alınmıştır" dedi.

'Sağlık çalışanları az ücrete mahkum ediliyor'

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şubesi Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy da, SES olarak yıllardan beri bir yandan halkın eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti alması için mücadele ederken, diğer yandan da sağlık hizmeti üreten sağlık emekçilerinin iş güvenliği, can güvenliği ve gelecek güvencesi için mücadele yürüttüklerini söyledi. Sağlıkta dönüşüm politikaları sürecinde hem halkın sağlığının hem de sağlık emekçisinin iş güvenliğinin yok edilmekle yüz yüze bırakıldığını ifade eden Atasoy, kar mantığıyla işletmeye çevrilen hastanelerde çalışan emekçilerin kuralsız, esnek çalışmayla ve daha az elemanla daha çok iş yükü ve daha az ücrete mahkum edildiğini söyledi. "Sağlıkta dönüşüm" politikalarından en çok etkilenen kesimin hemşireler olduğuna dikkat çeken Atasoy, bugün hastanelere bakıldığında pek çok işin hemşire ve ebeler üzerinden yürütüldüğünü gördüklerini ifade etti. Atasoy, "Fazla mesailere gelmek zorunda bırakılan, görev dışı işlerde çalıştırılan, her türlü şiddete ve tacize maruz kalan, cinsiyetçi tüm uygulamaların birincil mağduru olan, kadın olmaktan kaynaklı toplumsal cinsiyet rolleri işyerinde sürekli olarak kendisine hatırlatılan ve bunları yerine getirmesi beklenen, yer değişikliği tehdidiyle her türlü angarya işi yapmaya zorlanan, performans sisteminin görünmeyen emek karşılığı olan ve baskılarla tüm bunlara karşın sessiz kalması istenen hep hemşireler ve ebeler olmuştur. Ebesiyle, hemşiresiyle, hekimi ve tüm sağlık çalışanlarıyla, halkla buluşacak bir noktadan başlayarak, toplumsal bir sağlık muhalefetine ihtiyaç duyduğumuz bir gerçektir. Sağlığın metalaştığı bir sistemde sağlığa erişmeye çalışan da sağlık emekçisi de kaybedecektir. Bir kez daha tüm meslektaşlarımın gününü kutlarken, onları mücadelemizi hep birlikte daha güçlü kılmaya davet ediyorum" dedi.

Kaynak: yuksekovahaber.com/12.05.2013