İstanbul Üniversitesi’nin Sağlık Çalışanları Neden Grevde? - Dr. Coşkun Canıvar

  01.12.2013   2994 okunma   
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, İstanbul Tıp Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi, Onkoloji Enstitüsü ve Kardiyoloji Enstitüsü çalışanları 27 Kasım’da neden grevdeler?

İstanbul Üniversitesi’nde başta rektörlük olmak üzere hastane başhekimlikleri ve diğer idari kadrolar, çalışanlarından gelen en ufak bir tepki durumunda ağız birliği etmiş biçimde "bu kurumu ayakta tutmaya çalışıyoruz" diyorlar.

İstanbul Üniversitesi’ni yönetenlere soruyorum.

Çalışanlarınızın ek ödemlerine el koyarak, emeklerinin karşılığı vermeyerek mi bu kurumu ayakta tutuyorsunuz?

Binlerce işçinizin mahkeme kararlarınca tanınmış olan ‘üniversitenin asli çalışanı olma’ hakkını görmezden gelip, taşeron şirketler bünyesinde çalıştırmaya devam ederek mi bu kurumu ayakta tutacaksınız?

Temizlik işçisini taşan kanalizasyona sokup hayatını hiçe sayarak, sağlık alanında yaşanan şiddete sessiz kalarak, sağlık çalışanlarının sağlığını hiçe sayarak mı bu kurumu ayakta tutacaksınız?

Çapa ve Cerrahpaşa’nın binalarının yeniden inşa sürecini siyasi iktidarın bürokratlarıyla defalarca  kapalı kapılar ardında pazarlık konusu haline getirirken, bu kurumların gerçek sahipleri olan çalışanlarınıza bir kez dahi açıklama yapma lütfunda bulunmayarak mı bu kurumu ayakta tutacaksınız?

Tıp Fakültelerinizin amfilerinin tıp öğrencilerini alacak kapasitesi kalmazken, tıpta uzmanlık öğrencileriniz aşırı sağlık hizmet sunumu yükü altında boğulurken, tıp eğitimini savunmak konusunda bu kadar kayıtsız kalarak mı bu kurumu ayakta tutuyorsunuz?

Hekimlik mesleği tıp endüstrisinin elinde adeta oyuncak haline gelirken, bilim kavramının artık paradan bağımsız düşünülemediği bir ortamda,  ‘sanayi işbirliği’  çalışmalarıyla ‘İstanbul Üniversitesi’ni marka yapma’ fütursuzluğunu göstererek mi bu kurumu ayakta tutacaksınız?

Mevcut sağlık politikalarının sonucunda oluşan "kışkırtılmış sağlık talebi" karşısında sağlık  çalışanları iş yoğunluğu altında ezilirken, toplum sağlığı tıp endüstrisinin saldırısı karşısında tehdit altındayken, "hastaneyi nasıl daha karlı bir işletmeye çeviririz" hesaplarına girerek, bilimi, etik değerleri ve toplum sağlığını hiçe sayarak mı bu kurumu ayakta tutuyorsunuz?

İstanbul Üniversitesi’nin gerçek sahipleri bu kurumun emekçileridir. Bu kurumu anti-demokratik bir yönetim biçimiyle, bilimi ve etik değerleri hiçe sayarak, sağlık politikalarının yarattığı tahribata  kayıtsız kalarak ayakta tutamazsınız. Her canlının ayakta kalmak için omurgaya ihtiyacı olduğu gibi bu kurumun da ‘omurgalı ‘bir şekilde yönetilmeye ihtiyacı vardır.  İstanbul Üniversitesi’ni gerçek sahipleri, gerçek yöneticileri ve omurgası yine İstanbul Üniversitesi’nin emekçileridir. İşte bu nedenle 27 Kasım’da grevdeyiz ve mücadeleye devam edeceğiz.


Kaynak: hekimedya.org / 27.11.2013